Tüketim Sosyali ve Toplum Medyası
Sabah yataktan çıkmamızdan gece uyuyana kadar belki de rüyalarımızda bile tüketim toplumunun merkezindeyiz.Hangi markadan giyindiğimiz,hangi restorandan yemek yediğimiz,bunların hepsi yapay birer dopamin deposu haline geldi.Instagram'da ki takipçi sayımız,fotoğrafımıza gelen beğeni sayısı,aynı fotoğrafı filtresiz koyunca ki beğeni sayısı gibi yapay dopamin türevleri ürettik.
Fotoğraf veya bir yazı paylaştığımızda "bu fotoğrafıma az beğeni geldi kaldırsam mı?" veya "Son paylaştığım yazıdan sonra takipçilerim düştü,yazdıklarımı silmeliyim." şeklinde sanal dertler edindik.Yıllar önce sahip olduğumuz gerçek sıkıntıların yerini yapay-sanal sıkıntılar aldı.Oysa ki 2 saniye sonra bu duyguların hiç bir değeri kalmayacak.
Yaşadığımız anı tekrardan yaşayamama korkusu bizi o anı en iyi şekilde kaydetmeye itiyor.Fotoğraflarda da hiyerarşi var tabii.Fotoğraf çekilirken bizi toplumda diğer insanlar daha önde tutacak anlamsız,insan doğasına aykırı da şeyler yapmıyoruz değil.Kendimizi bu anlamsız kıyaslamalardan çekip kurtarmak yerine günden güne bu bataklığa giriyoruz.Bu sosyal statülerin bizi gerçekten mutlu etmediğini göremiyoruz.
Eskiden daha fazla insan gibi davranıyorduk.Gerçek sıkıntılarla uğraşıp gerçek acılar yaşıyorduk.Şuan ki insan sıkıntıları tamamıyla arttırılmış gerçeklikte ki gibi.O daimi mutluluğu ve huzuru arayanlarımız tüketim toplumunun vakumu içine ışık hızıyla çekiliyor.
Daha fazla tüketerek ve kendimizi kandırarak ne kadar daha yaşayacağız?
"En mutlu insanların çoğu aynı zamanda en aza sahip olanlardır."
Yorumlar
Yorum Gönder